Sanallaştırma, mevcut bulunan fiziksel donanımın sanal makineler (virtual machines) yardımıyla çok daha verimli kullanılabilmesini sağlayan, çeşitli yazılım ve donanım bağımlılıklarını ortadan kaldıran, bu sayede de yeni ürün ve servis geliştirme maliyetlerinde büyük tasarruflar sağlayan bir yazılım çözümüdür. Çözümde kullanılan sanal makinenin tanımını ilk defa Popek ve Goldberg yaptı. Onlara göre sanal makine “gerçek makinenin etkili, soyutlanmış bir kopyasıydı”( http://www.vmware.com ).
İş gücü kaybını ve maliyetleri azaltmasının yanı sıra sanallaştırma, işletmelere yüksek verimlilik ve esneklik sağlıyor. Sanallaştırma kısaca fiziksel bir yapıyı alıp mantıksal hale getirmektir. Sanallaştırılmış bir bilgisayar temelde sadece bir sabit disk dosyasıdır. Bununla beraber sabit diskinizdeki bu dosya, aslında bir yedekleme (backup) dosyası olarak da sayılabilir. Yani bu dosyayı (işletim sistemi ve içindeki uygulamaları) istediğiniz yere taşıyıp sonradan sanal makineye tekrar kopyalayarak çalıştırabilirsiniz.
Sanallaştırma çeşitlerini ise şöyle sıralayabiliriz:
Sunucu Sanallaştırması, Uygulama Sanallaştırma, Sunum Sanallaştırması, Masaüstü Sanallaştırması ve Depolama Sanallaştırması.
Sunucuların Sanallaştırılması ile:
• Yazılım/Donanım bağımsızlığı: Dinamik olarak donanım kaynaklarının sanallaştırma katmanı (Hypervisor) aracılığı ile kullanımı.
• Şeffaflık: Tam anlamı ile gerçek donanım gibi çalışır.
• Hızlı Sistem oluşturma: Şablonlardan çok kısa sürede yeni sunucular oluşturabilme.
• Merkezi Yönetim: Tek Merkezden tüm sunucuların yönetim ve raporlanması.
• Lisanslama: Tek enterprise Lisansla 4 işletim sistemi çalıştırma
• Donanım barındırma ve yazılım geliştirme maliyetlerini ~%40 düşürmek,
• Operasyon maliyetlerini ~%70 düşürmek,
• Arttırılmış kullanılabilirlik,
• En yüksek seviyede ölçeklenebilme,
• Kritik görevli uygulamalar için gerekli kaynakları sağlamayı garantilemek mümkündür.